Üzümkent Sitesi Davasında Tutuksuz Sanığın Avukatı: “Deprem Bilim Adamları Tarafından Dahil Öngörülememiştir”
HABER: MEHMET OFLAZ
(ADIYAMAN) – Adıyaman‘da 6 Şubat depremlerinde yıkılan ve 83 kişinin yaşamını yitirdiği Üzümkent Sitesi davasının ilk duruşma yapıldı. Müşteki avukatları sanıkların olası kasttan yargılanmasını talep etti. Sanık İşitmen’in avukatı ise “Deprem bilim adamları tarafından dahi öngörülememiştir” diye konuştu. Mahkeme heyeti sanıkların mevcut hallerinin devamına karar vererek duruşmayı erteledi.
Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Üzümkent Sitesi de yıkıldı. Enkaz altında kalan toplam 83 kişi yaşamını yitirdi ve 1 kişi yaralandı. Besni Cumhuriyet Başsavcılığı, Üzümkent Sitesi’nin yıkılmasıyla ilgili şüpheliler; Memet Nuri Tuğsuz, Şükrü İşitmen, Abdullah Çetin, Ahmet İşitmen, Battal Oral, Cuma Ali Türk, Hüseyin Güner, Mahmut Keremoğlu, Memet Subaşı hakkında “taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan 15’er yıl hapis istemiyle dava açtı.
“Şükrü İşitmen ve Memet Nuri Tuğsuz müteahhitliği birlikte yürütüyorlardı”
Davanın ilk duruşması, Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya depremde yakınlarını kaybeden aileler, tutuksuz sanıklardan Memet Subaşı ile taraf avukatları katıldı. Diğer 8 sanık ise duruşmaya gelmedi. Duruşmada ilk olarak sanıklara söz verildi. Sanık Memet Subaşı, üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek, özetle şöyle konuştu:
“Ben bu kooperatife 80’inci üye olarak girdim. Üye olarak girdiğim tarihte binanın kaba inşaatı bitmişti. İnşaatın tam olarak ne zaman başladığını bilmiyorum. 2000 veya 2001 yıllarında başlamış olabilir. Ben 2003 veya 2004’te kooperatife girmiştim. Kooperatif yönetimine girdiğimde ise binanın yüzde 80’i tamamlanmıştı. Yönetimde biz 5 arkadaştık, 3 arkadaşımız vefat etti. Dosyada alınan beyanlarda önceki başkan Şükrü İşitmen ile işbirliği yaptığımız iddia edilmektedir. Bu iddia kesinlikle yalandır. Bizim amacımız inşaatı biran önce tamamlayıp teslim etmekti. Bu yüzden daha önce inşaatı yapan Aysun Eren ile devam etmek istedik. Aysun Eren bu binanın müteahhididir. Şükrü İşitmen ise kooperatif başkanıydı. Aysun Eren öldükten sonra müteahhitliği Şükrü İşitmen devraldı. Şükrü İşitmen’den sonra kooperatif başkanı olarak ben devraldım, müteahhitlik yapmadım. Hakkımdaki iddiaları kabul etmiyorum. Ben bu binaya temelden başlamadım. Kooperatife üye olduğumda binanın kaba inşaatı bitmişti. Yönetimine girdiğimde ise inşaatın yüzde 80’i tamamlanmıştı. Depreme kadar da bu binada ikamet etmekteydim. Suçsuzum, beraatime karar verilsin.”
Mahkeme heyeti, sanığın önceki beyanları ile mahkeme huzurunda verdiği beyanlar arasında çelişkili olduğunu belirtti. Heyet, çelişkiyi sorunca sanık Subaşı, “Resmi olarak görünmüyor olabilir ancak Şükrü İşitmen ve Memet Nuri Tuğsuz müteahhitliği birlikte yürütüyorlardı” dedi.
“Sanıklar ‘olası kast’tan yargılansın”
Müştekiler de sanıklardan şikayetçi olduklarını söyledi. Müşteki avukatları ise “Dosyadaki bilirkişi raporunda binanın kaba inşaatının yapım aşamasındaki eksik ve kusurlardan dolayı binanın yıkıldığı değerlendirilmiştir. Hem proje aşamasında hem de imalat aşamasında eksiklikler tespit edilmiştir. İnşaatın müteahhidinin Şükrü İşitmen olduğu bellidir. Şükrü İşitmen, Besni ilçesinde inşaatla uğraşan, yaptığı binanın yüzde 80’ı yıkalan birisidir. İnşaatta kullandığı malzemelerin kalitesi, donatı detayları ve teknik hususlara ilişkin bizzat sorumluluğu bulunduğundan bu binanın yıkılacağını bilecek durumda birisidir. Sanıkların olası kast hükümleri uyarınca 83 kez müebbet hapis cezası ile cezalandırılmalarını talep ederiz. Sanık Şükrü İşitmen’in bu aşamada tutuklanmasını, mal varlığı üzerinde tedbir konulmasını talep ederiz” diye konuştu.
“Söz konusu deprem bilim ve bilim adamları tarafından dahil öngörülememiştir”
Müşteki avukatlarının ardından sanık Şükrü İşitmen’in ve Memet Nuri Tuğsuz’un avukatları söz aldı. İşitmen’in avukatı, müvekkilinin suçsuz olduğunu iddia ederek, şöyle konuştu:
“Söz konusu deprem bilim ve bilim adamları tarafından dahi öngörülememiştir. Bu sebeple olası kast hükümlerinin uygulanması zaten mümkün değildir. Müvekkil haftada 3 gün düzenli olarak imza atmış ve imzalarını aksatmamıştır, bu sebeple kaçma ihtimalleri de söz konusu değildir. Tutuklamanın bir tedbir de olduğu bilinerek tutuklama talebinin reddini, müvekkilin adli kontrol imza yükümlülüğünün kaldırılması, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi sunduktan sonra dosyanın yeni bir bilirkişiye gönderilmesini, bu aşamada müvekkilimizin sunmuş olduğu tanıkların dinlenmesi için gerekli işlemlerin yapılmasını ve neticeten müvekkilimizin beraatını, mahkeme aksi kanaatte ise lehine olan tüm yasa hükümlerinin uygulanmasını talep ediyoruz.”
Duruşma 27 Ocak’a ertelendi
Cumhuriyet Savcısı mütalaasında, sanıklar hakkında adli kontrol tedbirlerinin devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme heyeti, “sanıklar Şükrü İşitmen, Memet Nuri Tuğsuz hakkında tutuklama kararı verilmesi yönündeki talebin dosyanın gelmiş olduğu aşama, mevcut delil durumu ve adli kontrol tedbirinin bu aşamada ölçülü ve yeterli olduğu kanaatine varılmakla CMK 109/3-a maddesi uyarınca ‘yurt dışına çıkamamak’ şeklindeki adli kontrol tedbirinin aynen devamına” ve “sanık Ahmet İşitmen hakkında çıkartılan yakalama emrinin infazının beklenmesine, akıbetinin sorulmasına” karar verdi. Ayrıca heyet, “dosyaya bilirkişi raporuna karşı itiraz dilekçeleri sunulduğunda, tüm dosya
kapsamı, taraf ve tanık beyanları ileri sürülen tüm hususlar ve itirazlar gözetilmek suretiyle her bir sanığın sorumluluğunun ayrı ayrı irdelenmesi suretiyle rapor düzenlenmesi için dosyanın resen seçilecek bilirkişi heyetine tevdiine” karar vererek duruşmayı 27 Ocak 2025 tarihine erteledi.